İçeriğe geç

Bayraktar dünyada kaçıncı sırada ?

“Bayraktar Dünyada Kaçıncı Sırada?”

Bir siyaset bilimci olarak bakarsak, teknolojik savunma sistemleri yalnızca askeri kapasiteyi göstermez; aynı zamanda iktidarın toplumsal sözünü, ideolojik yönelimini ve kurumlar aracılığıyla şekillenen güç ilişkilerini görünür kılar. Bir gözetim aracı ya da silah sistemi olarak droneları ele aldığımızda, bu nesneler sadece “kaç tane” sorusunun ötesine geçer: hangi müttefikler aracılığıyla ihraç ediliyor, hangi savaşlarda yer alıyor, devletin söylem dünyasında ne kadar öne çıkıyor? Bu bağlamda, Türkiye’nin yerli üretim droneları arasında öne çıkan Bayraktar serisi üzerinden “dünyada kaçıncı sırada?” sorusuna stratejik, toplumsal ve kurumsal bir bakış getirmek anlamlıdır.

Tarihsel Arka Plan: Türkiye’nin Dronelarla Yükselişi

Türkiye, 2000’li yılların başından itibaren savunma sanayi alanında dışa bağımlılığını azaltma yönünde bir politika izledi. Yerli ve milli üretim söylemiyle birlikte, hava araçları, insansız sistemler gibi alanlarda birikim yaratılmaya çalışıldı. Bu bağlamda, Baykar firması tarafından geliştirilen Bayraktar TB2 gibi modeller, hem iç pazarda hem de ihracatta dikkat çeken işler yaptı. [1] Bu dronelar özellikle Libya, Azerbaycan–Ermenistan çatışması, Ukrayna gibi alanlarda sahada kullanıldı, bu da teknolojinin etkisini artırdı. [1]

Ancak “kaçıncı sırada” sorusu doğrudan bir listeye bakarak yanıtlanmıyor. Örneğin Baykar’ın kendi bilançosuna ve üst düzey açıklamalarına göre, Türkiye’nin insansız hava araçları (İHA) endüstrisi küresel piyasada yaklaşık %65 pazar payı kontrol ediyor. [2] Bu tür bir ifade, Bayraktar markasının tek başına “birinci mi?”, “ikinci mi?” olduğunu değil, Türkiye’nin geniş pazar hakimiyetini ve küresel teknoloji düzeyindeki konumunu vurguluyor.

Bayraktar’ın Küresel Konumu ve Akademik Tartışmalar

Marka düzeyinde bir sıralama yapılacak olursa, bazı yabancı kaynaklar Baykar’ın “dünyanın en büyük üç İHA üreticisinden biri” olduğunu iddia ediyor. Örneğin bir İngiliz savunma yayınında Baykar’ın Amerikan şirketlerinin ardından üçüncü sırada yer aldığı belirtiliyor. [3] Bu durumda Bayraktar TB2 ve diğer modeller “üçüncü” olarak değerlendirilebilir. Ancak bu tür “sıralama” söylemleri akademik açıdan tartışmalı. Çünkü:

– Sıralama hangi ölçütle yapılmış? Maliyet, üretim adedi, ihracat hacmi, savaş deneyimi?

– İHA sistemlerinin farklı görev profilleri var: keşif, saldırı, bombardıman gibi. Bayraktar TB2 daha orta seviye MALE (orta irtifa uzun dayanımlı) İHA sınıfında. [1]

– Uluslararası karşılaştırmalar güvenilir veri eksikliği nedeniyle güvenilmez olabiliyor. Akademik makalelerde “üretici sayısı”, “savaşta kullanım etkisi”, “ihracat ağı” gibi kriterler sıkça vurgulanıyor.

Bu nedenle “Bayraktar dünyada kaçıncı sırada?” sorusuna kesin bir “ilk” ya da “ikinci” yanıtı vermektense, “küresel oyuncu”, “ön saf üretici”, “rekabetçi konumda” ifadesi daha doğru düşebilir.

Kurumsal ve İdeolojik Boyut

Kurumsal olarak, savunma sanayi ülke iktidarlarının “güç göstergesi” hâline geliyor. Yerli droneların geliştirilmesi, dış bağımlılığın azaltılması, hatta ihracatla dış politika aracı hâline gelmesi, iktidarın hem iç hem dış söyleminde kullanılıyor. Türkiye’de “yerli ve milli” söylemi bu bağlamda ideolojik bir işlev görüyor. Bayraktar markası, bir sembol haline gelmiş durumda: millî teknoloji, bağımsız savunma ve bölgesel güç imajı.

Toplum açısından sorulması gerekenler şunlar: Bu tür yüksek teknolojili savunma sistemlerine verilen kaynak, sosyal programlara, eğitim sistemine, demokratik katılıma ayrılan kaynakla nasıl karşılaştırılmalı? Bu droneların ihracatı, Türkiye’nin dış politikada hangi yeni rolünü gösteriyor? İdeolojik düzeyde ise, “güç üretmek” ile “güvenlik sağlamak” arasındaki çizgi nerede?

Vatandaşlık, Katılım ve Teknoloji

Vatandaşlık bağlamında bu teknoloji tartışmalarını görmek de önemli. Erkek merkezli stratejik bakış açısı bu tür sistemleri “güç dengesi”, “uluslararası prestij” ve “kontrol aracı” olarak görebilir. Kadınların ve toplumsal katılımla ilgilenenlerin bakış açısı ise, bu teknolojilerin toplumsal etkisi, demokratik şeffaflık, kaynakların halk yararına kullanımı gibi soruları ön plana çıkarır. Örneğin, droneların üretimi ve ihracatı artarken; eğitim, sağlık, kadın hakları gibi alanlarda ne kadar ilerleme sağlanıyor? Bu bir “teknoloji yarışı” mı yoksa “toplumsal refah yarışı” da olabilir mi?

Sonuç: Bayraktar ve Küresel Savunma Dengesi

Sonuç olarak, Bayraktar markası ve Türkiye’nin İHA endüstrisindeki konumu net bir “birinci sırada” tanımı almasa da, küresel düzeyde öncü bir oyuncu olduğu açıktır. Türkiye’nin İHA pazarının yaklaşık %65’ini kontrol ettiği iddiası, bu oyunun büyük bir parçası olduğunu gösteriyor. [2] Ancak akademik ve siyasal açıdan daha önemli olan, bu teknolojik kapasitenin ne kadar demokratikleştiği, vatandaşlık ilişkilerini ne ölçüde dönüştürdüğü, kurumların bu yeni gücü nasıl dizayn ettiği ve ideolojik söylemin nasıl şekillendiğidir.

Bu bağlamda sizlere sormak istiyorum: Bu tür sistemlerin artması, insanlar için daha fazla güvenlik mi, yoksa daha fazla gözetim ve dışa bağımlılık mı anlamına geliyor? Bu droneların ihracatıyla birlikte Türkiye’nin dış politikası nasıl şekilleniyor ve bu değişim yerel toplumsal yapıları nasıl etkiliyor? Bu soruların yanıtları, sadece teknik bir sıralama değil, siyaset biliminin en temel meselelerini işaret ediyor.

Sources:

[1]: https://en.wikipedia.org/wiki/BaykarBayraktarTB2?utm_source=chatgpt.com “Baykar Bayraktar TB2”

[2]: https://www.anews.com.tr/turkey/2024/12/15/baykar-chairman-turkiye-controls-65-of-global-drone-market?utm_source=chatgpt.com “Baykar chairman: Türkiye controls 65% of global drone market – A News”

[3]: https://bazaartimes.com/turkey-reshapes-global-drone-landscape-as-baykar-ranks-among-top-three-in-the-world/?utm_source=chatgpt.com “Turkey Reshapes Global Drone Landscape as Baykar Ranks Among Top Three …”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
vdcasinogir.netsplash